5 Mayıs 2017 Cuma

KELLER MOTİVASYON (ARCS) TASARIM MODELİ


 ARCS MOTİVASYON MODELİ NEDİR? 
   ARCS Motivasyon Modeli, Keller tarafından öğretim tasarımlarında, motivasyon faktörünü belirleyici kılmak ve öğretim ortamının etkiliğini arttırmak için geliştirilen bir öğretim modelidir (Main, 1993; Spitzer, 1996; Keller ve Kopp, 1987). ARCS Motivasyon Modeli, öğretim boyutunda motivasyon faktörünün dikkate alındığı hatta merkeze konularak sunulduğu bir modeldir. Bu model, eğitimcilere öğrencilerin derse karşı meraklarının uyandırılması ve sürdürülmesi için imkanlar sağlamaktadır.    John M. Keller’ın güdüleme ve öğrenme arasındaki ilişkiyi açıklayan Motivasyon Modeli, birçok kavram ve kuramdan yararlanılarak geliştirilmiştir (Keller ve Kopp, 1987). Bu modelin üç özeliği bulunmaktadır. (Keller, 1983). Birincisi, modelin kuramsal bir yapısının olmasıdır. Çünkü Keller’in (1979) modeli, gerçek anlamda belirgin bir güdülenme kuramına dayanmaktadır. Güdülenmeye ilişkin değişkenlerin belirlenmesine bilimsel bir dayanak oluşturması açısından bu özellik çok önemlidir. İkincisi, model, güdülenme ve öğretim tasarımı kuramlarının birleştirilmesi sonucu oluşmuştur. Bu nedenle, tasarım çalışmalarında rahatça kullanılabilmektedir. Üçüncüsü, söz konusu model, güdülenmeye ilişkin sorunların belirlenmesinde ve çözümünde yardımcı olabilecek stratejiler içermektedir. Bu yönüyle de, eğitim süreçlerini iyileştirebilmektedir.   Keller’in güdülemeye dayalı ARCS modelinin öğretim alanına en önemli katkısı modelde yalnızca motivasyon öğelerinin belirlenmesi ve sınıflandırılmasıyla kalmayıp her kategori ve alt kategorilere ilişkin öğretim stratejilerine de yer verilmiş olmasıdır. Böylece modelin öğretim alanında kullanımı oldukça kolaylaşmaktadır.(1)
 

(2)
ARCS Motivasyon Modeli, adını 4 temel stratejisinin baş harflerinden almıştır ve bu modelin bileşenlerinin gösterimi aşağıdadır:
  - DİKKAT(Attention)                                         
 - UYGUNLUK(Relevance)
 - GÜVEN(Confidence)                                        
  - DOYUM(Satisfaction)


Dikkat (Attention)       
Motivasyonun ilk basamağıdır. Öğrencinin, derse karşı ilgisini dersin başında çekmek ve bu ilgiyi dersin sonuna  kadar sürdürme stratejisidir. Bu strateji, öğrencinin derse yönelik merakını artırır. Bu stratejinin, 3 alt başlığı vardır. Bunlar:
1-Algısal Uyarılma : Belirsizlik, sürpriz, yenilik v.s. gibi değişik, belirsiz ve ilgi çekici ortamlar oluşturularak öğrencinin dikkatinin çekilmesi.
2-Araştırmaya Yönelik Uyarılma :  Öğrencilerin problem çözmeleri ve soru sormaları için teşvik edilmesi.
 3-Değişkenlik :  Çeşitli öğretim öğeleri ile öğrencinin derse karşı ilgisini sürdürmesini sağlama.


Uygunluk (Relevance)


Bu strateji, öğrencinin ilgisi, beklenti ve ihtiyaçlarıyla bağlantılar kurup, onların öğrendikleri şeyin önemi hakkında bilgilendirilmesini içerir. Öğrencilerin, “bu derse niçin çalışmak zorundayım?”  gibi bir sorusuna, öğrencinin beklentisine uygun mantıklı bir cevap verilmelidir. Genelde, bir dersin gerçek hayatla ilişkisini kurabilmek, o derse dikkati çekmekten daha zordur. Bu stratejinin alt başlıkları:
1-Yakınlık-Aşinalık :  Derste sunulan örnek, kavram ve ilkelerin öğrencilerin daha önceki bilgileri ve ilgileri ile ilişkilendirilerek sunulması.
2- Hedefe Yöneltme:  Dersin  amaçlarını gösteren ifadelerin kullanılmasıdır.
3- Güdü Uygunluğu :  Öğrencilerin kafalarındaki motivasyona uygun öğretim stratejilerinin kullanılması.    


Güven (Confıdence)


Bu strateji, öğrencilerin başarı için olumlu düşünceler geliştirmesine yardımcı olur. Öğrencilerin başarıları kişisel özellikleri, öğretmen, okul idaresi, aile ve geçmiş tecrübelerinden etkilenmektedir. Ayrıca, soruların zorluğu da başarıyı etkileyen faktörlerden birisidir. Bu stratejinin alt başlıkları:
1-Başarı Beklentisi : Öğrencilerin, başarı elde etmelerinin bilincinde olmaları ve bunu nasıl elde edebileceklerinin farkına varmaları durumu.
2-Güç Deneme Durumu:  Öğrencilere, başarılı olabilmeleri için uygun fırsat ve olanakların sağlanması.
3-Destekleme Durumu: Başarı elde etmek için çaba gösteren öğrencilere, çaba ve yeteneklerini destekleyici cevaplar  verilmesi.


Doyum (Satisfaction)


Öğrenciler, beklentileri ile bu beklentilerini elde etmek için gösterdikleri çabaların sonuçları arasında bir bağlantı bulamamaları durumunda, motivasyon kaybına uğrayabilirler. Bu nedenle bu strateji, öğrencilerin çaba ve gayretlerini sürdürmeleri için motive edilmeleri gerektiğini söyler. Öğretim tasarımcıları, öğrencilerin bir derse yönelik motivasyonlarının sürdürülmesi ve geliştirilmesi için davranışı oluşturacak unsurların  dikkatli bir  şekilde kullanılmasını gerektiğini söyler. Doyum stratejisinin alt başlıkları:
1- Doğal Sonuçlar: Yeni kazanılan bilgi ve yeteneklerin gerçek ortamlarda kullanılması için imkanlar sağlanması.
2- Olumlu Sonuçlar:  İstenilen davranışın sürdürülmesi için pekiçtireçler ve dönütler verilmesi.
3- Eşitlik:  Başarı elde etmek için oluşturulan hedefler ile sonuçların uyumunun sağlanması.

ARCS MOTİVASYON MODELİ’NİN UYGULAMALARI


   ARCS Motivasyon Modeli’nin bir kavramın öğretimdeki etkililiğini belirlemekten daha çok bu modelin bir öğretim tasarımındaki etkiliğini arttırmak için nasıl kullanılması gerektiğini belirler. modelin etkiliğini artırmak için modelin her bir kategorisine ait alt başlıklar bir öğretim ortamında nasıl kullanılması gerektiğini oluşturmuşlardır.
Main (1993) tarafından yapılan çalışmada ise ARCS Motivasyon Modeli’nin, Askeri Öğretim Modeli  ile birlikte kullanılmıştır. Bu model, analiz, tasarım, gelişim, işleyiş ve değerlendirmelerden oluşmaktadır. Böylece, öğretimin bilişsel yönü ile duyuşsal yönü arasında bir bağ oluşturulmuştur.
Visser ve arkadaşları (1999) tarafından yapılan araştırmada, uzaktan eğitim ile öğretimde, ARCS Motivasyon Modeli’ni kullanılarak öğrenciler tarafından bireysel ve toplu kullanımları arasındaki algılanma durumları incelenmişlerdir. Araştırmalarına göre, bu sistemin etkili kullanımında, her iki grup arasında bir fark gözlemlenmemiş ve her iki grubunda bu sistemi etkili bir şekilde kullanabildikleri görülmüştür.
Marovitz ve Buckley (1987) tarafından ise ARCS Motivasyon Modeli ile Öğe Gösterim Teorisinin birleştirilmesine yönelik bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada da, Main (1993) tarafından yapılan çalışmadaki gibi, öğretimin bilişsel yönü ile duyuşsal yönünün bütünleştirilmesi amaçlanmıştır.
ARCS  Motivasyon  Modeli’nin  öğretim  yazılımlarına  uygulanabilirliğini  değerlendiren  Small  (1997) araştırmasında,  ARCS  Motivasyon  Modelinin  hem  bilgisayar  destekli  öğretim  ortamlarında hem  de  geleneksel  sınıf  ortamlarında  kullanılmasının motivasyonu  artırmada  faydalı  olacağı sonucuna varmıştır.

ARCS MOTİVASYON MODELİ’NİN DENKLEM KAVRAMININ ÖĞRETİMİNE UYGULANMASI


ARCS Motivasyon Modeli’nin denklem kavramının(bilinmeyen, değişken kavramı) öğretimine uygulanması:
D.1. Algısal Uyarılma
* Öğrencinin dikkatini dağıtacak örneklerden kaçınılması,
* Öğrencilerin konuyla ilgili değişik örnekler bulmalarının istenmesi.
D.2. Araştırmaya Yönelik Uyarılma
* Öğrencilerin zihninde ikilem oluşturacak örnekler verilmesi.
U.1. Yakınlık
* Denklem (bilinmeyen, değişken kavramı) kavramının öğreniminin önemine örnekler verme.
* Konuyla ilgili örneklerin mümkün olduğu kadar günlük hayattan seçilmesi.
U.2. Amaca Yöneliklik 
*Amaca uygun aktivite ve oyunlar kullanma
U.3. Güdü Eşlemesi  
* Öğrencilerin işbirliğine dayalı bir çalışma yapabileceği ve sorumluluk alabileceği aktiviteler ve oyunlar hazırlama.
G.2. Başarı Beklentisi
*Örneklerin  “kolaydan-zora”, “basitten-karmaşığa”, “somuttan-soyuta” doğru sıralanması.
*Örneklerin öğrencilerin sıkılmasını ve gevşemesini önleyecek zorluk düzeyinde sunulması.
G.3. Öğrenici Kontrolü
* Öğrencilerin değişken kavramının öğreniminde yaptıkları hataları belirleyecek örnekler verilmesi.  
D.3. Eşitlik
* Denklem (bilinmeyen, değişken kavramı) kavramının öğretim amacı ile içeriği arasında bağlantının sağlanması.
 
ARCS motivasyon modelinin öğretim ortamlarında uygulanması için dört faktörün dikkate alınması gerekir:
1-Öğrenci Analizi
2-Motivasyon Hedefleri
3-Strateji Seçimi
4-Değerlendirme


1-Öğrenci Analiz
i
   Öğretimin başlangıcında öğrencilerin analizinin yapılması, ARCS motivasyon modelinin dört önemli başlığını ne kadar ve nasıl kullanılacağına yardımcı olur.Belli bir motivasyon alanına ne kadar vurgu yapmak gerektiğini belirlemek açısından önemlidir.Öğrencilerin kafasındaki profil modelinin öğretimin başında belirlenmelidir.


2-Motivasyon Hedefleri
Öğrencinin kendinde görmek istediği davranışlardır.Bilişsel,duyuşsal,psiko-motor şeklinde olabilir.


3-Strateji Seçimi
Motivasyon hedeflerine ulaşılması için öğretim tasarımcıları tarafından kullanılacak aktivitelerin ve stratejilerin motivasyon amaçlarına uygun şekilde seçilmelidir.Keller  strateji seçiminde dikkar edilmesi gereken 5 önemli maddeyi şöyle sıralamıştır;
a)Fazla zaman almamalı
b)Öğrenme hedeflerinden sapmamalı
c)Öğretimin gelişimi ve uygulaması,maddi unsurlar,süreç ve uygulama açısından uygun olmalı
d)Öğrenciler tarafından kabul edilmeli
e)Öğretmenin kişisel eğitim yöntemine uygun olmalı,kolaylıkla uygulanabilmeli


4-Değerlendirme
Genellikle motivasyonel stratejinin başarısı iki unsurla belirlenir.
1-Erişilen başarıdır; Öğrenciler ne kadar motive olursa o kadar başarılı olurlar.
2-Duygunun Bütüncül Ölçülmesi; Öğrencilerin öğretime yönelik motivasyonlarının belirlenmelerinden çok, öğretimi sevip sevmeme boyutu ile ilgilenir.
Keller’in yaptığı araştırmalara göre öğrenci dersin sonunda ne elde edeceğini bilirse o bilgiyi elde etmek için daha fazla çaba gösterir.

(3)
Kaynakça:
http://arcs-model.blogspot.com.tr/2012/03/arcs-modeli.html(1)
http://pauegitimdergi.pau.edu.tr/Makaleler/651402683_15-arcs%20motivasyon%20modeli.pdf(2)
http://kellerinmotivasyonkurami.blogspot.com.tr/2012/03/kellerin-motivasyon-kuram_07.html(3)


20 Nisan 2017 Perşembe

BLOOM TAKSONOMİSİ

BLOOM TAKSONOMİSİ 


Taksonomi tasnif ederek dağıtma, sınıflandırma demektir. Öğretim amaçlarının bu anlamda en uygun sınıflandırması BLOOM tarafından yapılmıştır. BLOOM’un sınıflamasının temel özelliği öğretmene; “öğretim sonunda öğrencide ne tür değişiklik olacaktır?” sorusuna cevap bulmada yardımcı olmasıdır.
            Öğretim programı hedeflerinin aşamalı sınıflaması üç alanda yapılmaktadır. Þ
A)    BİLİŞSEL (Kognitif) ALAN
B)    DUYUŞSAL (Efektif) ALAN
C)    DEVİNİMSEL (Psikomotor) ALAN
A. BİLİŞSEL TAKSONOMİBu taksonomi çeşidi bilgi ve zihinsel becerilerin gelişimini içerir. Bloom’a göre öğrencilerin düşünme seviyeleri en basitten en karışığa doğru altı seviyeden oluşmaktadır.
Bilgi : Önceden edinilen bilginin hatırlanması ve tanımlanması yani geri çağırınım olarak adlandırılabilir.
Kavrama : Yorumlama,başka sözcüklerle tanımlama,diğer biçimdeki malzeme ve materyallere dönüştürme ,problem yorumu olarak özetlenebilir.
Uygulama : Önceden edinilen bir bilgiyi yeni koşullarda kullanabilmek olarak özetlenebilir.Matematik problemlerini bu kategoride ele alabiliriz.
Analiz : Elde olan verilerden mantıklı çıkarımlar yaparak çözmek,sonuç odaklı inceleme işlemi yapmak olarak özetlenebilir.
Sentez : Parçaları birleştirerek bütüne ulaşmak olarak adlandırılabilir.
Değerlendirme : Sorgulama diyebiliriz kısaca,bir bilgiyi doğru kriterleri seçerek sorgulamak.


B. DUYGUSAL TAKSONOMİBu alanı değerlendirirken hislerin,tavırların,motivasyon ve heyecan gibi duygusal halleri içerdiğini bilmeliyiz.
Bu alanın sınıflandırılması da şu şekilde oluyor; alma olgusu,olguya cevapvermek, değerlendirmek, organizasyon ve karakterize etmek.
Alma Olgusu : Seçicilikte dikkat, farkındalık.
Olguya cevap vermek : Edinilen bilgiye dair sorulara yanıt vermek,cevaplamada itaat.
Değerlendirmek : Sosyal çevrede varlığını planlarıyla gösterir, sonuca ulaşmak için plan yapar,başlatır,sürdürür,takip eder
Organizasyon : Değerleri karşılaştırma,değerlendirme ve sentez yapmak
Karakterize etmek : Grup çalışmalarında başarılı,bağımsız çalışmada güven duyan tavırda,davranışlarını kontrol eder.


C. PSİKOMOTOR ALANAlgı : Kısaca bir adım sonrasını tahmin etme olarak adlandırabiliriz ya da adım-sonuç ilişkisini kurabilmekYerleştirmek : Üretme sürecinin adımlarını sırasıyla belirler, hareket etmeye hazırlık denebilir.Güdümlü yanıt : Pratik yapmak, deneyimlemek olarak özetlenebilir.Mekanizma : Yeni öğrenilecek olan bilgiyi ve beceriyi kavramada ara safha olarak adlandırılır.Karmaşık açık cevap : Edinmiş olduğu bilgilerle yeni bilgileri harmanlayarak otomatik performansla direk hareket etmek.
İcat etme : Edinmiş olduğu verilerle yeni verilere ulaşmak.(1)

Bloom Taksonomisi Neden Yenilenmiştir ve Yenilenmiş Hali Nasıldır?
     Bloom'un taksonomisi, öğrenme-öğretme süreçlerinde sistematik sınıflandırmayı ortaya koyan bir kuram olarak 1956 yılından bu yana, önemini yitirmeden yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, yeni çağ 21. yüzyılda 1956’dan bugüne, her alanda olduğu gibi eğitim alanında da pek çok yeni ve farklı gelişmelere tanıklık etmektedir. Anderson ve diğerleri, Bloom taksonomisin güncelleştirmelerine ilişkin iki neden ileri sürmüşlerdir:1- Eğitimcilerin ilk haliyle taksonomi kitabının değeri üzerine dikkatlerini yeniden yönlendirme ve onu günün ilerisinde bir kaynak olarak görmelerini sağlama.2- 1956’dan bu yana olan değişmelerin, eğitim ile ilgili çocukların nasıl geliştikleri ve öğrendikleri, öğretmenlerin nasıl planlama yaptıkları, öğrettikleri ve değerlendirme yaptıkları gibi- düşünce ve uygulamaları değiştirmesi.     Alan yazında yer alan Bloom taksonomisinin yenilenmesinin gerekçelerine ilişkin görüşler şöyle toplanabilir:1. Geçen zaman içinde öğrenmenin nasıl gerçekleştiğine ilişkin yeni bulgular ve oluşan yeni felsefeler, öğrenme hedeflerinin yeniden düzenlenmesi gereğini doğurması, programların sorgulanmasına ve yeniden yorumlanmasına neden olmuştur.2. İlerleyen zaman sürecinde öğrenmeye ilişkin yeni anlayışlar ve yapısalcı öğrenme kuramı temelli öğretim anlayışının öne çıkması ile Bloom taksonomisinin öğrenci merkezli üst düzey bilişsel becerileri ölçmede yetersiz kaldığının düşünülmesi.3. Analiz ve değerlendirme basamaklarının ne anlama geldiği konusunda tam bir uzlaşının sağlanamaması.4. Gerçeğe uygun problemler ve projeler gibi etkinliklerin taksonomiyle eşlenememesi.5. Çocukların öğrenmedeki bireyselliğini, dinamikliğini ve tüm öğrenmelerini açıklamada yetersiz kaldığı düşüncesi.6. Taksonomi, öğrenmenin birbirini takip eden altı aşamalı süreçte gerçekleştiğini belirtmekte, ancak bu süreçlere ilişkin bir öğretim modeli ortaya koyamamaktadır.     1995-1999 yıllarında, Anderson ve Krathwohl koordinatörlüğünde bilişsel psikologlar, eğitim programı kuramcıları ve öğretim araştırmacıları, ölçme ve değerlendirme uzmanlarından oluşan bir çalışma grubu, Bloom’un sınıflamasını yeniden düzenlemek ve yenilemek üzere yaptıkları çalışmalar sonucu, yeni bir sınıflama ortaya koymuşlardır. Bloom taksonomisinin yenilenmesinde temele alınan yaklaşım şöyle belirlenmiştir:1- Orijinal taksonominin hazırlamasındaki yaklaşımın gözden geçirilmesi ve genişletilmesi.2- Yaygın olan ortak dili kullanılması.3- Güncel psikolojik ve eğitimsel düşünce ile uyumlu olma. 4- Yaklaşımın uygulamasına yönelik gerçekçi örnekler verilmesi. 
     Bloom’un revize edilmiş taksonomisinin özellikleri şöyle sıralanabilir:

1- Sınıflamada, bilgi boyutu ve bilişsel süreç boyutu olmak üzere iki farklı boyut ortaya konmuştur. Bu iki boyut birbiriyle ilişkili olup öğrenci, bilişsel süreç boyutunun herhangi bir aşamasında bilgi boyutundaki dört çeşit bilgiyi de kullanabilmektedir.2- Bilgi boyutu orijinal taksonominin bilgi basamağının alt basamaklarına benzemektedir. Bilgi boyutu, daha çok, kazanımların isim ya da ad öbekleri boyutunu ifade etmektedir. Bu boyut bilimsel düşüncede bilgi ile ilişkilendirilen sınıflandırmalara-bilgi türlerine- dayandırılan dört ana alt boyuttan oluşmaktadır. Bunlar;a) Olgusal bilgi: Terminoloji bilgisini ve özel detay ve öğeler bilgisini içerir.b) Kavramsal bilgi: Daha karmaşık ve organize edilmiş bilgi formlarının bilgisidir ve sınıflamaları, kategorileri, ilkeleri, genellemeleri, kuram, model ve yapıları içerir.c) İşlemsel bilgi: Bir şeyin nasıl yapılacağı bilgisidir. Beceri ve algoritmaları, yöntem ve teknikleri, özel alanlardaki ve disiplinlerdeki ölçütleri içerir.d) Üstbilişsel bilgi: Bilişle ilgilidir ve bireyin stratejik bilgisini, bilişsel görevlerle ilgili bilgisini, bağlamsal ve koşullu bilgiler ile bireyin kendi hakkındaki bilgisini içerir.3- Sınıflamada bilişsel süreç boyutu kazanımların eylem boyutunu ifade etmektedir. Bu boyut, Bloom sınıflamasının bazı değişiklikler yapılmış şeklidir. Bu boyutta, zihinsel etkinliklere dayalı birbirini izleyen altı farklı basamak vardır. Bunlardan, daha önce bilgi olarak adlandırılan basamak hatırlama; kavrama olarak adlandırılan basamak anlama; uygulama basamağı aynı şekliyle korunmuş; analiz olarak adlandırılan basamak çözümleme; sentez olarak adlandırılan basamak yaratma olarak yeniden tanımlanmış ve yaratma basamağı değerlendirme basamağı ile yer değiştirilerek en üst basamağa alınmıştır. Değerlendirme en üst basamaktan bir alta, yani sentez basamağının yerine alınmıştır.4- Yenilenmiş sınıflamada, en alt basamak olan bilgi basamağı hatırlama -öğrenciden bilgiyi hatırlaması ya da tekrar etmesi istenir- olarak değiştirilmiştir. Kavrama basamağı anlama- öğrenci kavramları açıklar ya da tanımlar- olarak değiştirilmiştir. Uygulama basamağı (isim formu) bilgiyi yeni bir durumda kullanma anlamında olan uygulama (eylemsel) ifadesine dönüşmüştür. Analiz basamağı (isim formu)- öğrenciden farklı bileşenler ya da ilişkiler arasındaki farklılıkları ortaya koymaları, kıyaslama ve karşılaştırma yeteneklerinin gösterebilmeleri anlamına gelen- Çözümleme (eylemsel) ifadesine dönüşmüştür. Bu dört basamak Bloom ve arkadaşlarının orijinal sınıflaması ile aynıdır.5- 40 yılı aşkın zaman sürecinde yapılan araştırma sonuçlarına göre, Bloom’un aşamalı sınıflaması son iki basamak hariç yaygın olarak kabul görmüştür. Ancak bu süreçte sentez ve değerlendirme basamaklarının yer değiştirip değiştirmeyeceği (sentez yapmak değerlendirme yapmaktan daha zordur gibi) ya da sentez ve değerlendirme basamaklarının, farklı bilişsel süreçleri kullanmalarına rağmen, aynı zorluk seviyesinde olup olmadıkları ortaya konulamamıştır. En üst ve en karmaşık basamaklar olan sentez ve değerlendirme, yenilenen taksonomide yer değiştirmiş ve Değerlendirme (Evaluating) ve Yaratma- (Creating) olarak yeniden adlandırılmıştır.(2)
Bloom Dijital Taksonomisi
Bloom'un bilişsel taksonomisi altı kattan oluşmaktadır. Eğitimde öğrencilerin üst düzey düşünme becerilerini geliştirmek ve teşvik etmek için kullanılmaktadır. Bloom taksonomisi, en basit bilişsel öğrenmeden en derin öğrenmeye doğru altı seviyeden oluşmaktadır. Bloom öğrenme sürecinde her öğrencinin algısının farklı olduğunu savunmuştur. Buna bağlı olarak bireylerin düşünme seviyelerinde de farklılıklar olacağını düşünerek çalışmalar yapmıştır. Bu düşünme seviyeleri bilişsel alana göre sınıflandırarak Bloom Taksonomisini günümüz eğitsel uygulamalarına uyarlamıştır. Bu çalışmaların tamamına "Bloom Dijital Taksonomisi" denilmektedir.(3)






http://makifcankaya.blogspot.com.tr/2016/04/bloom-taksonomisi.html(1)
http://nuriyecelik.blogspot.com.tr/2016/04/bloom-taksonomisi.html(2)
http://iskenderdoganevr.blogspot.com.tr/2016/04/bloom-taksonomisi.html(3)


9 Nisan 2017 Pazar

KAVRAM TÜRLERİ

Kavram, bir nesnenin zihindeki tasarımıdır. Bu bir yönüyle nesneye, diğer yönüyle anlama ifade eder. Kavramın dildeki karşılığına terim denir. Kavramlar yoluyla düşünür, düşündüğümüzü dil yoluyla aktarırız.(1)
Kavram türleri alınan referans noktasına göre çok çeşitlilik göstermektedir.
·         Soyut ve Somut kavramlar
·         Nesnel ve İlişkisel kavramlar
·         Üst, Alt ve Bağlantılı kavramlar
·         Kendiliğinden ve Kendiliğinden Olmayan kavramlar
·         Günlük ve Bilimsel kavramlar(2)
1.      Soyut ve somut kavramlar: Kavram bir cisme veya varlığa işaret ediyorsa somuttur. Örneğin taş, insan, beyaz gibi kavramlar somut kavramlardır. Ancak kavram bir oluş tarzını ifade ediyorsa soyuttur. Örneğin insanlık, beyazlık gibi kavramlar soyuttur. Şu şekilde de ifade edilebilir. Somut kavramlar insan zihninde bir konu içinde oluşurlar, soyut kavramlar ise konudan soyutlanmıştır.(3)


   2.     Nesnel ve İlişkisel Kavramlar:
 Nesnel Kavramlar: İnsanların kendi etraflarında gördükleri fiziksel niteliklere sahip varlık ya da nesneleri sınıflamada kullandıkları kavramlardır. Örn. Araba, Karnıyarık vb.
İlişkisel Kavramlar: Yukarıda belirttiğimiz nesnelerin arasındaki ilişkiyi belirtmek için kullanılan sözel önermelerdir.




    3.  Üst ve Alt Bağlantılı Kavramlar: Kavramlar kendi içlerinde aşamalı bir yapıya sahiptir. Kendi başına bir şeyler ifade eden bir kavram başka bir kavramın parçası olabilir. Örneğin bitkiler bir kavram ifade etmekte ve kavram yapılanması içinde en tepede ve en geniş kapsamlılığı gösterir. Buna üst kavram denilmektedir.

Ağaçlarda bir kavram ifade etmekte fakat bitkilerin bir alt başlığı gibi kabul ederiz. Bu tür kavramlarda alt kavram olarak kabul edilmektedir


4.    Kendiliğinden ve Kendiliğinden Olmayan Kavramlar: Piagete göre kavram oluşumu iki şekildedir. Birincisi çocukların düşünme özelliklerini doğrudan yansıtan kavramlara kendiliğinden oluşan kavramlar denir.
 Çocukların, ebeveynlerin istekleri doğrultusunda gösterdiği düşünce biçimi de kendiliğinden olmayan kavramlar olarak kabul edilir.



5.    Günlük ve Bilimsel Kavramlar: 
Günlük kavramlar kişilerin günlük yaşantılarında bulundukları ortamda  gelişen kişilerin birbirleriyle etkileşimi sonucu oluşan kavramlardır. Bu kavramlar kafada kendiliğinden şekillenir.
Bilimsel kavramlar ise belirli bir bilim dalıyla ilişkili olarak okulda öğretilir. Bu kavramlar sistematik olarak aşamalı bir yapı içerisindedir mantıksal düzenleme içinde sunulur ve kapsamlı bir biçimde tanımlanır.(4) 


 Kaynakça:http://www.felsefe.gen.tr/kavram_nedir_kavram_turleri_nelerdir.asp(1)
http://acikders.hacettepe.edu.tr/dersler/ders_belge/BTO307-212/ogretim_stratejileri_kavram_ogretimi.ppt(2)
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kavram(3)
http://siyabendanus.blogspot.com.tr/2016/04/kavram-turleri_59.html(4)


18 Mart 2017 Cumartesi

ÖĞRENME STİLLERİ

Öğrenme stili;  Doğuştan var olan karakteristik özelliklerimizdir. Yaşamımızın her anında, her boyutunda davranışlarımızı etkiler Yürürken, oynarken, konuşurken, yazarken, otururken, yatarken yaşamın her anında ve her boyutunda bireyin davranışlarını etkiler.                              
 Kan grubunuzu biliyor musunuz?  Eğer bilmiyorsanız öğrenmeniz gerektiğini biliyorsunuz.  
 Kan grubunuzun, sizin için yaşamsal önemi var.  Kan grubunuz kadar önemli olan öğrenme stilinizi bilmeniz de yaşamınızı oldukça kolaylaştıracaktır.  Çünkü öğrenme stilinizi bilmek, size anlamsız gelen pek çok davranışınıza anlam katacaktır.  Öğrenme stiliniz sizin kan grubunuz gibi doğuştan var olan ve sizin yaşamınıza çok derin etkileri olan özelliğinizdir.   
Öğrenme stiliniz yaşam boyu değişmez ama yaşamınızı değiştirir. Öğrenme stilleri, algılama ve yorumlama olarak iki boyutta ele alınır. Algılama, görsel, sözel (işitsel) veya dokunsal olabilir. Yorumlama ise bütünsel veya ardışık olabilir.(1)
Öğrenme Stili Neden Önemlidir?
Her bireyin kendine özgü bir öğrenme stili vardır. Öğrenme stilleri; kişinin yeni ve zor bilgiyi öğrenmeye hazırlanırken, öğrenirken ve hatırlarken farklı ve kendine özgü yollar kullanmasıdır. Bir öğrenme stili bir diğerinden iyi veya kötü değildir. Herkes yaşamı boyunca tüm stilleri kullanmakta ancak bir tanesini daha fazla tercih etmektedir.
Her insanın parmak izi nasıl farklı ve kendine özgüyse, öğrenmesi de farklıdır. Nasıl öğreneceğini bilen öğrenci doğru çalışır ve daha kısa sürede daha verimli şekilde öğrenir.

 Öğrenme Stilini Bilmenin Eğitime Katkısı Nedir?


Kendi öğrenme stili hakkında bilgi sahibi olan kişilerin öğrenmeye ilgileri artar, daha iyi “öğrenen” olurlar. Öğrenme stilinin farkına varan ve önemini bilen öğrenci, hem kendini hem de çevresindeki kişileri daha iyi anlar, çevresiyle daha olumlu ilişkiler kurar.  Öğrenme stilleri hakkında bilgilenen veliler, evdeki çalışma ortamının düzenlenmesini ve çalışma zamanını öğrenci için en verimli olacak şekilde planlar. Öğrencilerinin öğrenme stillerini bilmek, öğretmenin sınıfını daha iyi tanımasını, derslerini bireysel farklılıkları göz önünde bulundurarak tasarlamasını ve daha verimli bir öğrenme süreci yaratabilmesini sağlar.(2)
İnsanlar genellikle dört yoldan öğrenirler:

1.Görsel
2.İşitsel
3.Kinestetik
4.Sosyal


ÖĞRENME STİLLERİ

Görsel Öğrenenler


 Görsel öğrenciler günlük yaşantılarında genellikle düzenli ve titizdirler.
 Karışıklıktan rahatsız olurlar.
 Çalışma ortamlarında her eşyanın yeri belirlenmiştir.
 Görsel öğrenen öğrenciler sözlü talimatları takip etmekte zorlanırlar.
 Toplum kurallarına uymada sıkıntı yaşamazlar.
 Her şeyin mükemmel olması gerektiği şeklinde bir algıya sahiptirler.
 Harita poster grafik gibi görsel araçlarla daha çabuk öğrenirler.
 Bilgi ve kavramları şekillere ve sembollere dönüştürerek bellekte daha kolay tutabilirler.
 Okumaya ve şekilleri incelemeye düşkündürler.
 Hızlı konuşurlar ve iyi gözlemcidirler.
Görsel öğrenen kişilerin çalışabilecekleri derli toplu bir ortama ihtiyaçları vardır. Öğrenecekleri konuları organize etmeye ihtiyaç duyarlar. Görsel öğrenen öğrenciler not alma liste yapma okuma gösteriyi izleme gibi yöntemlerle daha kolay öğrenirler.
Görsel öğrenen öğrenciler sınıf içerisinde bir takım güçlükler yaşarlar. Çoğu şeyi öğrenirken görsel öğelere ihtiyaç duyan öğrenciler daha çok anlatıma dayalı derslerde sıkıntı yaşarlar. Sınıfta öğretmenin dış görünüşü ile fazlaca ilgilenip yoğun florasan ışığı altında çalışmak isteyebilirler.

İşitsel Öğrenenler

İşitsel öğrenenler ses ve müziğe duyarlıdırlar.
Konuşmayı ve konuşulanları dinlemeyi severler
Daha çok işitsel uyaranlardan oluşan materyaller öğrenmelerini kolaylaştırır.
Yüksek sesle okuduklarını ve sessiz ortamlarda okuduklarını daha iyi anlarlar.
Daha çok konuşarak ve tartışarak öğrenirler.
Yazı yazarken noktalama işaretleri ve yazımda çok hata yapabilirler.
Bir dilin şivesini ve yabancı bir dili kolay öğrenirler.
Ahenkli ve güzel konuşurlar.
Yüzleri hatırlamakta zorlanır ancak isimleri daha rahat hatırlarlar.
Söyleyecekleri şeylere çok önem verirler ve sözlerinin kesilmesinden hiç hoşlanmazlar.
İşitsel öğrenen öğrenciler organize edilmiş gruplarla çalışmaktan hoşlanırlar.

İşitsel öğrenen öğrenciler konuşmayı çok sevdikleri için sınıf içerisinde öğretmenleri tarafından sıklıkla uyarılırlar. Özellikle ilköğretim 1. ve 2. sınıflarda konuşmaları yüzünden öğretmeni dinleyemedikleri için dersi anlamakta zorlanırlar. Fakat sınıf içerisinde pek çok kişiye hiçbir şey hatırlatmayan ses melodi veya ritim işitsel öğrenen öğrencilerin pek çok şeyi hatırlamalarına yardımcı olur.


Dokunsal (Kinestetik) Öğrenenler

Fiziksel temas kurarak ve yaparak ve yaşayarak öğrenen öğrenciler bu gruba girmektedir.
Konuşma sırasında bedenlerini sıklıkla kullanırlar.
 İşitsel ve görsel olarak öğrenme becerileri oldukça kısıtlıdır.
 Sınıf içerisinde çok hareketli oldukları için zaman zaman disiplin problemleri yaşayabilirler.
Deney yoluyla öğrenme ve laboratuvar çalışmaları bu insanlar için en önemli öğrenme ortamlarıdır. Daha çok bedensel enerji gerektiren mesleklerde ve sanatın her dalında başarılı olabilirler.
Sürekli aktif ve hareket halindedirler ve kendilerine dokunularak verilen mesajları daha çabuk algılarlar.
 Dağınıklardır ve planlı yaşamdan hoşlanmazlar.

Kinestetik olarak öğrencilerin ders çalışırken sık sık ara vermesi gerekebilir. Öğrenilen bilgileri hareketlerle canlandırmak veya bir yerlere not etmek öğrenmelerini kolaylaştırır. Sınıfta özellikle fen derslerinde öğrenilen konuların deney yoluyla tekrar edilmesi bu öğrencilerin stiline uygundur.


Sosyal Öğrenenler

Günümüzde sosyal öğrenme kuramı denildiğinde Albert Bandura akla gelmektedir. Bandura’nın 1960’ların başında öğrenmeye getirdiği yaklaşım sosyal-davranışçılıktır. Bandura’nın sistemi davranışçı olmasının yanı sıra bilişsel özellikler de taşıyordu. Bandura’nın öğrenme kuramı davranışçı yaklaşımın bir kolu gibi görünmesine rağmen bilişsel yaklaşımların etkisiyle daha ılımlı bir yapı ortaya koymaktadır. Sosyal(gözlem yoluyla) öğrenme kuramı bilişsel öğrenme kuramı ile analitik davranışçı kuramın birleştirilerek ortaya konulan bir çeşit orta yol kuramıdır.
Bazı öğrenciler başkalarıyla sosyal etkileşim halindeyken daha iyi öğrenirler. Grupla çalışma ortak projeler geliştirme bu öğrencilere uygun öğrenme stilleridir.(3)
,
Kaynakça:

(1)http://rehberlik.beykent.k12.tr/makale/detay/OGRENME_STILLERI_OZELLIKLERI/524
(2)http://rehberlik.xn--dnyakoleji-9db.com/ogrenme-stilleri/

(3)http://www.turkhackteam.org/ogretmenler-ve-adaylar/1000176-ogrenme-stilleri-ogrenme-stilleri-nelerdir.html 

9 Mart 2017 Perşembe

İHTİYAÇ TÜRLERİ

İhtiyaç türlerinden önce ihtiyacın ne olduğuna bakalım.  Örnek olarak bir öğrencinin matematikte bir problem çözebilmesi için, temel olarak dört işlemi ve sayıları bilmesi gerekir. Yine bir kişinin pasta yapabilmesi için en basitinden una, süte, şekere, yumurtaya… vb. şeylere sahip olması ve pastayı nasıl yapılacağını bilmesi gerekir. Bu iki örnekten de anlaşılacağı gibi bir işin yapılabilmesi için o iş ile ilgili ihtiyaçların olması gerekir. Buradan yola çıkarak ihtiyaçları, bizden beklenen koşullar ile elimizde var olan koşulların farkı olarak tanımlayabiliriz.(1)
İhtiyaç Türleri ve Veri Kaynakları
İhtiyaç değerlendirmesi, planlanması ve düzenlenmesinde 6 ihtiyaç türü (Burton & Meril, 1991) kullanılır. Bunlar, tasarımcılara toplanacak bilgi türünü belirleme ve ihtiyaçları sınıflamada bir araç olarak yardımcı olur.
  • Normatif İhtiyaçlar
  • Karşılaştırmalı İhtiyaçlar
  • Hissedilen İhtiyaçlar
  • İfade Edilen İhtiyaçlar
  • Önceden Tahmin Edilen ya da Geleceğe İlişkin ihtiyaçlar
  • Acil İhtiyaçlar(2)
1.Normatif İhtiyaçlar:  Evrensel olarak kabul edilmiş standartların, genel hedef kitlenin performansına oranla fazla olması normatif ihtiyaçların çıkmasına sebep olmuştur.
Örnek: YGS' de geçme barajının 150 puan olup,  öğrencilerin baraja takılmaları...


2.Karşılaştırmalı İhtiyaçlar:  Bu ihtiyaç türünde evrensel standart söz konusu değildir. Hedef kitlenin performans standardının bu hedef kitleyle aynı özelliğe sahip başka bir  grup ile karşılaştırılmasıdır.
Örnek: Bir okulda A sınıfının başarı oranı B sınıfındaki başarı oranından yüksek olması...

3.Hissedilen İhtiyaçlar: Bireyin kendine özgü ihtiyaçlarıdır.  Bu ihtiyaçlar beceri düzeyi ile ilgilidir.
Örnek: Karnı acıkan bir bebeğin ağlayarak acıktığını annesine hissettirmesi...

4.İfade Edilen İhtiyaçlar: Bireylerdeki ihtiyaçların eyleme dönüştürülme biçimidir.
Örnek: Akademisyen olmak isteyen bir kişinin yabancı dilini geliştirmek için kursa gitmesi...



5. Önceden Tahmin Edilen İhtiyaçlar: Adından da anlaşılacağı gibi, gelecekteki değişikliklerin belirlenmesi olarak ifade edilebilir.
Örnek: Her geçen gün teknolojinin gelişmesi buna bağlı olarak teknolojinin kullanılması için gerekli eğitimlerin alınması...

6.Acil İhtiyaçlar: Etkisiyle önemli sonuçların ortaya çıkmasına sebep olan olumsuzluklar veyahutta başarısızlıklar olarak tanımlanabilir.
Örnek: Doğal afetler acil ihtiyaçlara en iyi örneklerdir. Daha özele indirgenirse; Ukrayna' da Çernobil faciasının gerçekleşmesi ve tüm dünyanın etkilenmesi...(3),

Kaynakça:
http://ihtiyacanalizi.blogspot.com.tr/(1)
http://gokhannamli23.blogspot.com.tr/p/ihtiyac-nedir-ve-ihtiyac-blirleme.html(2)
http://alperenfisne.blogspot.com.tr/2016/03/ihtiyac-turleri-nelerdir.html(3)