31 Mart 2017 Cuma
18 Mart 2017 Cumartesi
ÖĞRENME STİLLERİ
Öğrenme stili; Doğuştan var
olan karakteristik özelliklerimizdir. Yaşamımızın her anında, her boyutunda
davranışlarımızı etkiler Yürürken, oynarken, konuşurken, yazarken, otururken,
yatarken yaşamın her anında ve her boyutunda bireyin davranışlarını etkiler.
Kan grubunuzu biliyor
musunuz? Eğer bilmiyorsanız öğrenmeniz gerektiğini biliyorsunuz.
Kan grubunuzun, sizin için
yaşamsal önemi var. Kan grubunuz kadar önemli olan öğrenme stilinizi
bilmeniz de yaşamınızı oldukça kolaylaştıracaktır. Çünkü öğrenme
stilinizi bilmek, size anlamsız gelen pek çok davranışınıza anlam
katacaktır. Öğrenme stiliniz sizin kan grubunuz gibi doğuştan var olan ve
sizin yaşamınıza çok derin etkileri olan özelliğinizdir.
Öğrenme stiliniz yaşam boyu değişmez
ama yaşamınızı değiştirir. Öğrenme stilleri, algılama ve yorumlama olarak
iki boyutta ele alınır. Algılama, görsel, sözel (işitsel) veya dokunsal
olabilir. Yorumlama ise bütünsel veya ardışık olabilir.(1)
Öğrenme Stili Neden Önemlidir?
Her bireyin kendine özgü bir
öğrenme stili vardır. Öğrenme stilleri; kişinin yeni ve zor bilgiyi öğrenmeye
hazırlanırken, öğrenirken ve hatırlarken farklı ve kendine özgü yollar
kullanmasıdır. Bir öğrenme stili bir diğerinden iyi veya kötü değildir. Herkes
yaşamı boyunca tüm stilleri kullanmakta ancak bir tanesini daha fazla tercih
etmektedir.
Her insanın parmak izi nasıl
farklı ve kendine özgüyse, öğrenmesi de farklıdır. Nasıl öğreneceğini bilen
öğrenci doğru çalışır ve daha kısa sürede daha verimli şekilde öğrenir.
Öğrenme
Stilini Bilmenin Eğitime Katkısı Nedir?
Kendi öğrenme stili hakkında
bilgi sahibi olan kişilerin öğrenmeye ilgileri artar, daha iyi “öğrenen”
olurlar. Öğrenme stilinin farkına varan ve önemini bilen öğrenci, hem kendini
hem de çevresindeki kişileri daha iyi anlar, çevresiyle daha olumlu ilişkiler
kurar. Öğrenme stilleri hakkında bilgilenen veliler, evdeki çalışma
ortamının düzenlenmesini ve çalışma zamanını öğrenci için en verimli olacak
şekilde planlar. Öğrencilerinin öğrenme stillerini bilmek, öğretmenin sınıfını
daha iyi tanımasını, derslerini bireysel farklılıkları göz önünde bulundurarak
tasarlamasını ve daha verimli bir öğrenme süreci yaratabilmesini sağlar.(2)
İnsanlar genellikle dört yoldan öğrenirler:
1.Görsel
2.İşitsel
3.Kinestetik
4.Sosyal
ÖĞRENME STİLLERİ
1.Görsel
2.İşitsel
3.Kinestetik
4.Sosyal
ÖĞRENME STİLLERİ
Görsel Öğrenenler
Görsel öğrenciler günlük yaşantılarında genellikle düzenli ve titizdirler.
Karışıklıktan rahatsız olurlar.
Çalışma ortamlarında her eşyanın yeri belirlenmiştir.
Görsel öğrenen öğrenciler sözlü talimatları takip etmekte zorlanırlar.
Toplum kurallarına uymada sıkıntı yaşamazlar.
Her şeyin mükemmel olması gerektiği şeklinde bir algıya sahiptirler.
Harita poster grafik gibi görsel araçlarla daha çabuk öğrenirler.
Bilgi ve kavramları şekillere ve sembollere dönüştürerek bellekte daha kolay tutabilirler.
Okumaya ve şekilleri incelemeye düşkündürler.
Hızlı konuşurlar ve iyi gözlemcidirler.
Görsel öğrenen kişilerin çalışabilecekleri derli toplu bir ortama ihtiyaçları vardır. Öğrenecekleri konuları organize etmeye ihtiyaç duyarlar. Görsel öğrenen öğrenciler not alma liste yapma okuma gösteriyi izleme gibi yöntemlerle daha kolay öğrenirler.
Görsel öğrenen öğrenciler sınıf içerisinde bir takım güçlükler yaşarlar. Çoğu şeyi öğrenirken görsel öğelere ihtiyaç duyan öğrenciler daha çok anlatıma dayalı derslerde sıkıntı yaşarlar. Sınıfta öğretmenin dış görünüşü ile fazlaca ilgilenip yoğun florasan ışığı altında çalışmak isteyebilirler.

İşitsel Öğrenenler
İşitsel öğrenenler ses ve müziğe duyarlıdırlar.
Konuşmayı ve konuşulanları dinlemeyi severler
Daha çok işitsel uyaranlardan oluşan materyaller öğrenmelerini kolaylaştırır.
Yüksek sesle okuduklarını ve sessiz ortamlarda okuduklarını daha iyi anlarlar.
Daha çok konuşarak ve tartışarak öğrenirler.
Yazı yazarken noktalama işaretleri ve yazımda çok hata yapabilirler.
Bir dilin şivesini ve yabancı bir dili kolay öğrenirler.
Ahenkli ve güzel konuşurlar.
Yüzleri hatırlamakta zorlanır ancak isimleri daha rahat hatırlarlar.
Söyleyecekleri şeylere çok önem verirler ve sözlerinin kesilmesinden hiç hoşlanmazlar.
İşitsel öğrenen öğrenciler organize edilmiş gruplarla çalışmaktan hoşlanırlar.
İşitsel öğrenen öğrenciler konuşmayı çok sevdikleri için sınıf içerisinde öğretmenleri tarafından sıklıkla uyarılırlar. Özellikle ilköğretim 1. ve 2. sınıflarda konuşmaları yüzünden öğretmeni dinleyemedikleri için dersi anlamakta zorlanırlar. Fakat sınıf içerisinde pek çok kişiye hiçbir şey hatırlatmayan ses melodi veya ritim işitsel öğrenen öğrencilerin pek çok şeyi hatırlamalarına yardımcı olur.
Fiziksel temas kurarak ve yaparak ve yaşayarak öğrenen öğrenciler bu gruba girmektedir.
Konuşma sırasında bedenlerini sıklıkla kullanırlar.
İşitsel ve görsel olarak öğrenme becerileri oldukça kısıtlıdır.
Sınıf içerisinde çok hareketli oldukları için zaman zaman disiplin problemleri yaşayabilirler.
Deney yoluyla öğrenme ve laboratuvar çalışmaları bu insanlar için en önemli öğrenme ortamlarıdır. Daha çok bedensel enerji gerektiren mesleklerde ve sanatın her dalında başarılı olabilirler.
Sürekli aktif ve hareket halindedirler ve kendilerine dokunularak verilen mesajları daha çabuk algılarlar.
Dağınıklardır ve planlı yaşamdan hoşlanmazlar.
Kinestetik olarak öğrencilerin ders çalışırken sık sık ara vermesi gerekebilir. Öğrenilen bilgileri hareketlerle canlandırmak veya bir yerlere not etmek öğrenmelerini kolaylaştırır. Sınıfta özellikle fen derslerinde öğrenilen konuların deney yoluyla tekrar edilmesi bu öğrencilerin stiline uygundur.

Sosyal Öğrenenler
Günümüzde sosyal öğrenme kuramı denildiğinde Albert Bandura akla gelmektedir. Bandura’nın 1960’ların başında öğrenmeye getirdiği yaklaşım sosyal-davranışçılıktır. Bandura’nın sistemi davranışçı olmasının yanı sıra bilişsel özellikler de taşıyordu. Bandura’nın öğrenme kuramı davranışçı yaklaşımın bir kolu gibi görünmesine rağmen bilişsel yaklaşımların etkisiyle daha ılımlı bir yapı ortaya koymaktadır. Sosyal(gözlem yoluyla) öğrenme kuramı bilişsel öğrenme kuramı ile analitik davranışçı kuramın birleştirilerek ortaya konulan bir çeşit orta yol kuramıdır.
Bazı öğrenciler başkalarıyla sosyal etkileşim halindeyken daha iyi öğrenirler. Grupla çalışma ortak projeler geliştirme bu öğrencilere uygun öğrenme stilleridir.(3)
Kaynakça:
(1)http://rehberlik.beykent.k12.tr/makale/detay/OGRENME_STILLERI_OZELLIKLERI/524
(2)http://rehberlik.xn--dnyakoleji-9db.com/ogrenme-stilleri/
9 Mart 2017 Perşembe
İHTİYAÇ TÜRLERİ
İhtiyaç türlerinden önce ihtiyacın ne olduğuna bakalım. Örnek olarak bir öğrencinin matematikte bir problem çözebilmesi için, temel olarak dört işlemi ve sayıları bilmesi gerekir. Yine bir kişinin pasta yapabilmesi için en basitinden una, süte, şekere, yumurtaya… vb. şeylere sahip olması ve pastayı nasıl yapılacağını bilmesi gerekir. Bu iki örnekten de anlaşılacağı gibi bir işin yapılabilmesi için o iş ile ilgili ihtiyaçların olması gerekir. Buradan yola çıkarak ihtiyaçları, bizden beklenen koşullar ile elimizde var olan koşulların farkı olarak tanımlayabiliriz.(1)
İhtiyaç Türleri ve Veri Kaynakları
İhtiyaç değerlendirmesi, planlanması ve düzenlenmesinde 6 ihtiyaç türü (Burton & Meril, 1991) kullanılır. Bunlar, tasarımcılara toplanacak bilgi türünü belirleme ve ihtiyaçları sınıflamada bir araç olarak yardımcı olur.
- Normatif İhtiyaçlar
- Karşılaştırmalı İhtiyaçlar
- Hissedilen İhtiyaçlar
- İfade Edilen İhtiyaçlar
- Önceden Tahmin Edilen ya da Geleceğe İlişkin ihtiyaçlar
- Acil İhtiyaçlar(2)
1.Normatif İhtiyaçlar: Evrensel olarak kabul edilmiş standartların, genel hedef kitlenin performansına oranla fazla olması normatif ihtiyaçların çıkmasına sebep olmuştur.
Örnek: YGS' de geçme barajının 150 puan olup, öğrencilerin baraja takılmaları...
Örnek: Karnı acıkan bir bebeğin ağlayarak acıktığını annesine hissettirmesi...
Örnek: Her geçen gün teknolojinin gelişmesi buna bağlı olarak teknolojinin kullanılması için gerekli eğitimlerin alınması...
Örnek: Doğal afetler acil ihtiyaçlara en iyi örneklerdir. Daha özele indirgenirse; Ukrayna' da Çernobil faciasının gerçekleşmesi ve tüm dünyanın etkilenmesi...(3),
Kaynakça:
http://ihtiyacanalizi.blogspot.com.tr/(1)
http://gokhannamli23.blogspot.com.tr/p/ihtiyac-nedir-ve-ihtiyac-blirleme.html(2)
http://alperenfisne.blogspot.com.tr/2016/03/ihtiyac-turleri-nelerdir.html(3)
3 Mart 2017 Cuma
BÖTE NEDİR?
BÖTE NEDİR?
Bir böte öğrencisi olarak böte nedir konusunu yazmak istedim. Size böte
bölümü konusunda bilgi vereceğim.
BÖTE nedir?
"Bilgisayar ve öğretim Teknolojileri
Eğitimi" bölümü'nün kısaltılmış halidir. Dünyada hızla artan teknolojinin
öğretmenleri bu bölümde yetişmektedirler. Şuanda Türkiye’de 38 ayrı
üniversitede BÖTE bölümü bulunmakta. Bu bölümden mezun olan öğrenciler
“Bilgisayar Öğretmeni” ve “Eğitim Teknoloğu” unvanına sahip olurlar.(1)
Bilgisayar ve
Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği, Eğitim fakültelerinin 1998 yılında
yeniden yapılanması sonucunda birçok eğitim fakültesinde oluşturulmuştur bir
bölümdür. Lisans mezunları meslek liseleri ve teknik liseler dışındaki
ilköğretim ve ortaöğretim okullarında Bilgisayar Öğretmeni olmaya ve Öğretim
Teknoloğu ünvanını taşımaya hak kazanır. Tüm eğitim ve öğretim süreçlerinde
materyal tasarlayacak ve geliştirecek beceri ve birikime sahip olurlar. Ders
programı hem bilgisayar hem de eğitim alanından dersleri kapsamaktadır. Bazı
Üniversiteler’deki BÖTE bölümleri çok daha özel alan dersleri
barındırabilmektedir. O nedenle çok net ve açık bir biçimde disiplinler arası
bir eğitim ve öğretim içeriğine sahiptir diyebiliriz. BÖTE bölümü, farklı
disiplinlerde proje geliştirmiş, çalışmalar yapmış öğrenciler mezun eder. O
nedenle zengin bir iş imkânına sahiptir. Tabii bu zengin alternatif
seçenekleri yeni mezunların karar verme sürecini geciktirmektedir. Birçok mezun
’da da kimlik bunalımı yaratmakta kimi zamanda geç kariyer planları
hazırlanmasına sebep olmaktadır.
Bir BÖTE
mezununu bekleyen en büyük sıkıntı yukarıda bahsettiğim “kimlik bunalımı” yani
kariyer planı hazırlamaktır. Çünkü normal şartlarda BÖTE
öğretmen yetiştirmek amacıyla kurulmuş bir bölümdür. Ama barındırdığı dersler
ve eğitim hayatınız boyunca edindiğiniz deneyimler sizi farklı çalışma
alanlarında da rol sahibi edebilir. Bu nedenle bu bölümü okuyacak öğrencilerin
mutlu olabilmesi için muhakkak eğitim yılları esnasında kendi arzuları ve
istekleri doğrultusunda bir kariyer planı çıkarmaları gerekmektedir.
BÖTE okumaya
karar veren bir öğrenci hangi üniversitede okuyacak sorusunun yanıtı ise çok
daha çetrefilli ve karmaşık bir hal almaktadır. Aslında bakılacak olursa
zorunlu derslerin tümü YÖK tarafından belirlenmiş ve üniversiteler tarafından
da uygulanmaktadır. Ama bazı üniversitelerin öğrencilerine sağladığı
seçmeli dersler öğrencinin kariyer planında çok büyük değişiklikler
yaratabilmektedir. Bazı üniversitelerde seçmeli dersler eğitim ağırlıklı
olurken bazı üniversitelerde de yazılım ağırlıklı olabilmektedir. Bu nedenle
aday BÖTE tercih edecekse muhakkak okumak istediği üniversitelerin ders
programlarına bir göz atmalı ve seçmeli derslerini de incelemelidir.
Ayrıca, BÖTE
öğrencileri yeni sağlanan denklik programlarıyla ERASMUS öğrenci değişim
programlarından da faydalanabilmektedir. O nedenle okuyacağınız üniversitenin
bu tip programlara sahip olması da kariyeriniz için önem taşımaktadır.
Bazı
üniversitelerde BÖTE İngilizce olarak okutulmaktadır. Bu durum KPSS gibi yerel
sınavlarda terim ve içerik açısından sorun çıkartsa da akademik kariyer yapmak
isteyen adaylar için önemli bir avantaj yaratmaktadır.
Üniversiteler
artık Bologna süreciyle beraber ders içerikleri ve planlarını da yayınlamaya
başladılar. O nedenle okumaya karar verdiğiniz üniversitelerin sitelerini
ziyaret ederek özellikle teknik ders içeriklerini inceleyiniz. Çünkü bazı
bölümlerde verilen teknik ders içerikleri yetersiz ve kapsamı azdır. Bu noktada
meslek lisesi okuyanlarının büyük bir avantajı olacak çünkü okurken gördükleri
dersleri baz olarak üniversitede alacakları dersleri kıyaslayabilirler. Böylece
daha iyi bir fayda-zarar analizi yapabilirler. Diğer liselerde okuyan BÖTE
adaylarının ise muhakkak bir araştırma yapması hatta birilerine danışmaları
faydalı olacaktır.
Son olarak BÖTE
adaylarına önerim okumak istediğiniz üniversiteleri gidip ziyaret edin.
Fakülteleri, dersliklerini görün. Akademik kadrolarını yerinde görüp tanışın.
Araştırma görevlileriyle BÖTE üzerine sohbet edin. danışın.(2)
Peki, böte mezunları ne iş yapar?
Bilgisayar Öğretmeni
1. sınıfta iken aslında pek az kişinin hayalidir bilgisayar yani bilişim teknolojileri dersi öğretmeni olmak. Ama son sınıfa gelince pek çok kişi fikrini değiştiriyor ve aslında biraz da mecburiyetten öğretmen oluyor.
Öğretmen olabilmek için KPSS sınavına girmek gerekiyor. Sınav sonucunuza göre nokta tayini yani okul seçiyorsunuz. Bu şekilde atanırsanız 1 senelik staj döneminden sonra kadrolu öğretmen oluyorsunuz.
Kadrolu pozisyonlardan başka ayrıca [b Sözleşmeli Öğretmen [/b] pozisyonları da mevcut. Sözleşmeli öğretmen, kadrolu kadar maaş alıyor ama görevi bir ders dönemi süresince. Dönem sonunda okul yönetimi isterse görevini uzatabilir ya da sözleşmeyi fes edebilir. O yüzden biraz kritik.
İki şekilde de atanamadı iseniz, herhangi bir ilçe eğitim müdürlüğüne başvurup Ücretli Öğretmen olabilirsiniz. Müdürlük, sizi ilçedeki herhangi bir okula ya da birkaç okula atayabilir. Girdiğiniz ders kadar para alıyorsunuz. Yani 5 YTL küsür. Tüm hafta boyu derse giren bir öğretmen en fazla 650-700 civarı alabilir.
Özel okullarda/ dershanelerde öğretmenlik yapmak ise sanırım en zoru. Zira özel kuruluşların farklı istekleri olabiliyor. MEB okullarında kaytarabilirsiniz ama özel okullar için aynı şey söylenemez. Maaşı ise kuruluşa göre değişebilir.
Formatör öğretmen olmak istiyorsanız, büyük bir hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Zira, pek çok okulda, daha siz gelmeden, formatörlük görevi başka branştan öğretmenlere verilmiş olabilir. Eğer şansınıza sizden daha önce başka birine formatörlük verilmemiş ise, yazıları ve ilanları takip ederek formatör olabilirsiniz. Formatörler full ek ders maaş alır ve haftada en az 4 en fazla 10 saat kadar derse girebilir. Formatörlük süresi 6 aydır (1 dönem). Bu süre sonunda göreviniz uzatılabilir ya da iptal edilebilir. İptal edilirse tekrar öğretmenliğe dönersiniz. Zararınız yok yani.
Öğretmenliğin getirisi, götürüsü, bu zamana kadar çokça tartışıldı. Bu konu, yazımın kapsamı dışında. Ama şunu belirtmek gerekir: Bazen elinizden öpen bir öğrenciniz siz dünyanın en mutlu insanı kılabilir. Bazen de odunlaşmış amirleriniz sizi çileden çıkarabilir. Bence öğretmenlik deneyimini kesinlikle yaşamak gerekir. İnsana çok şey öğretiyor.
Akademik Hayat:
Akademisyen / Araştırma Görevlisi olmak istiyorsanız, daha önce de belirttiğim gibi öncelikle kendi okulunuzdaki hocalarınız ile aranızı sıkı tutmalısınız. Pek çok üniversite önce kendi mezununu alma eğilimdedir. Akademisyen olmak için mutlaka bir Yüksek Lisans - Doktora bölümüne kayıtlı olmalısınız. Akademisyen maaşı fazla değildir ve süresi en fazla 8 senedir (3 yıl yüksek lisans + 5 yıl doktora) . Doktora eğitiminiz bitince Yardımcı Doçent olabilme için bir takım şartlar var. İlgilenenler araştırabilir.
Uzman kadrosu en düşük derecedeki akademik kadrodur ve terfi (yükselme) olanağı yoktur. Maaşı ise akademisyen maaşına yakındır.
Yüksek lisans - doktora yapmak, eğer gerçekten de akademik ortamları ve kuramsal çalışmayı seviyorsanız zevkli hale gelir. Ama akademisyenlik dışındaki mesleklere mensup iseniz, yüksek lisans - doktora yapmak size çok zor gelecektir.
Eğitim Teknoloğu / Öğretim Tasarımcısı ve Yazılımcı (Programcı)
4. sınıfa geldiğiniz zaman okulunuzun panosuna asılan "Eğitim Teknoloğu / Öğretim Tasarımcısı" ilanları fazlası ile ilginizi çekecektir. Bu meslekler öğretmenlikten daha cazip ve zevkli görülebilir. Aslında BÖTE bölümünün nihai hedefi de bilgisayar öğretmeni yetiştirmekten çok Eğitim Teknoloğu / Öğretim Tasarımcısı yetiştirmektir. Söz konusu firmalarda işe girebilmek için iyi bir referans hepsinden önemlisidir. Bölüm başkanının, söz konusu firmaya bir telefonu, işi almanızla sonuçlanacaktır. Bu yüzden gene hocalarla aranızı sıkı tutmak gerekebilir. Yok, ben hocalarla muhatap olamam diyorsanız, kendisine ekstradan özellikler katmanız gerek. Mesela çok iyi "Flash" biliyor olmak sizi pek çok kişinin önüne geçirir. Bazen tanıdık torpili de gerekebilir. Zira firmalar tanıdıkları kişileri işe almak isterler.
Yazılımcı olmak için yukardaki gibi bir torpil gerekmeyebilir. Ama daha fazla özellik ile donanmanız gerekecektir. Günümüzün popüler dillerinden (C Sharp, Java, Visual Studio..) birini ya da birkaçını bilmeniz ve bu alanda bir kaç proje yapmış olmanız gerekir.
Şunu özellikle belirtmek gerekir: İster öğretim tasarımcısı olun ister yazılımcı, artısını eksisini iyice tartmak gerek. Eğer bilgisayar başında uzunca bir zaman durmaktan rahatsız değilseniz, bazen bir proje için geceleyebilirim diyorsanız, sizden daha iş yapanların daha fazla maaş almasına gönlüm razı diyorsanız bu mesleği düşünebilirsiniz. Konu açılmışken işin parasal kısmına da değinelim. Maalesef bizim bölümün mezunlarına, bilgisayar mühendisleri kadar çokça para vermiyorlar. 750-800 YTL ile işe başlayabilirsiniz. Gelecekte ücretiniz artıp artmayacağı şirketin politikası ile ilgilidir.(3)
1. sınıfta iken aslında pek az kişinin hayalidir bilgisayar yani bilişim teknolojileri dersi öğretmeni olmak. Ama son sınıfa gelince pek çok kişi fikrini değiştiriyor ve aslında biraz da mecburiyetten öğretmen oluyor.
Öğretmen olabilmek için KPSS sınavına girmek gerekiyor. Sınav sonucunuza göre nokta tayini yani okul seçiyorsunuz. Bu şekilde atanırsanız 1 senelik staj döneminden sonra kadrolu öğretmen oluyorsunuz.
Kadrolu pozisyonlardan başka ayrıca [b Sözleşmeli Öğretmen [/b] pozisyonları da mevcut. Sözleşmeli öğretmen, kadrolu kadar maaş alıyor ama görevi bir ders dönemi süresince. Dönem sonunda okul yönetimi isterse görevini uzatabilir ya da sözleşmeyi fes edebilir. O yüzden biraz kritik.
İki şekilde de atanamadı iseniz, herhangi bir ilçe eğitim müdürlüğüne başvurup Ücretli Öğretmen olabilirsiniz. Müdürlük, sizi ilçedeki herhangi bir okula ya da birkaç okula atayabilir. Girdiğiniz ders kadar para alıyorsunuz. Yani 5 YTL küsür. Tüm hafta boyu derse giren bir öğretmen en fazla 650-700 civarı alabilir.
Özel okullarda/ dershanelerde öğretmenlik yapmak ise sanırım en zoru. Zira özel kuruluşların farklı istekleri olabiliyor. MEB okullarında kaytarabilirsiniz ama özel okullar için aynı şey söylenemez. Maaşı ise kuruluşa göre değişebilir.
Formatör öğretmen olmak istiyorsanız, büyük bir hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Zira, pek çok okulda, daha siz gelmeden, formatörlük görevi başka branştan öğretmenlere verilmiş olabilir. Eğer şansınıza sizden daha önce başka birine formatörlük verilmemiş ise, yazıları ve ilanları takip ederek formatör olabilirsiniz. Formatörler full ek ders maaş alır ve haftada en az 4 en fazla 10 saat kadar derse girebilir. Formatörlük süresi 6 aydır (1 dönem). Bu süre sonunda göreviniz uzatılabilir ya da iptal edilebilir. İptal edilirse tekrar öğretmenliğe dönersiniz. Zararınız yok yani.
Öğretmenliğin getirisi, götürüsü, bu zamana kadar çokça tartışıldı. Bu konu, yazımın kapsamı dışında. Ama şunu belirtmek gerekir: Bazen elinizden öpen bir öğrenciniz siz dünyanın en mutlu insanı kılabilir. Bazen de odunlaşmış amirleriniz sizi çileden çıkarabilir. Bence öğretmenlik deneyimini kesinlikle yaşamak gerekir. İnsana çok şey öğretiyor.
Akademik Hayat:
Akademisyen / Araştırma Görevlisi olmak istiyorsanız, daha önce de belirttiğim gibi öncelikle kendi okulunuzdaki hocalarınız ile aranızı sıkı tutmalısınız. Pek çok üniversite önce kendi mezununu alma eğilimdedir. Akademisyen olmak için mutlaka bir Yüksek Lisans - Doktora bölümüne kayıtlı olmalısınız. Akademisyen maaşı fazla değildir ve süresi en fazla 8 senedir (3 yıl yüksek lisans + 5 yıl doktora) . Doktora eğitiminiz bitince Yardımcı Doçent olabilme için bir takım şartlar var. İlgilenenler araştırabilir.
Uzman kadrosu en düşük derecedeki akademik kadrodur ve terfi (yükselme) olanağı yoktur. Maaşı ise akademisyen maaşına yakındır.
Yüksek lisans - doktora yapmak, eğer gerçekten de akademik ortamları ve kuramsal çalışmayı seviyorsanız zevkli hale gelir. Ama akademisyenlik dışındaki mesleklere mensup iseniz, yüksek lisans - doktora yapmak size çok zor gelecektir.
Eğitim Teknoloğu / Öğretim Tasarımcısı ve Yazılımcı (Programcı)
4. sınıfa geldiğiniz zaman okulunuzun panosuna asılan "Eğitim Teknoloğu / Öğretim Tasarımcısı" ilanları fazlası ile ilginizi çekecektir. Bu meslekler öğretmenlikten daha cazip ve zevkli görülebilir. Aslında BÖTE bölümünün nihai hedefi de bilgisayar öğretmeni yetiştirmekten çok Eğitim Teknoloğu / Öğretim Tasarımcısı yetiştirmektir. Söz konusu firmalarda işe girebilmek için iyi bir referans hepsinden önemlisidir. Bölüm başkanının, söz konusu firmaya bir telefonu, işi almanızla sonuçlanacaktır. Bu yüzden gene hocalarla aranızı sıkı tutmak gerekebilir. Yok, ben hocalarla muhatap olamam diyorsanız, kendisine ekstradan özellikler katmanız gerek. Mesela çok iyi "Flash" biliyor olmak sizi pek çok kişinin önüne geçirir. Bazen tanıdık torpili de gerekebilir. Zira firmalar tanıdıkları kişileri işe almak isterler.
Yazılımcı olmak için yukardaki gibi bir torpil gerekmeyebilir. Ama daha fazla özellik ile donanmanız gerekecektir. Günümüzün popüler dillerinden (C Sharp, Java, Visual Studio..) birini ya da birkaçını bilmeniz ve bu alanda bir kaç proje yapmış olmanız gerekir.
Şunu özellikle belirtmek gerekir: İster öğretim tasarımcısı olun ister yazılımcı, artısını eksisini iyice tartmak gerek. Eğer bilgisayar başında uzunca bir zaman durmaktan rahatsız değilseniz, bazen bir proje için geceleyebilirim diyorsanız, sizden daha iş yapanların daha fazla maaş almasına gönlüm razı diyorsanız bu mesleği düşünebilirsiniz. Konu açılmışken işin parasal kısmına da değinelim. Maalesef bizim bölümün mezunlarına, bilgisayar mühendisleri kadar çokça para vermiyorlar. 750-800 YTL ile işe başlayabilirsiniz. Gelecekte ücretiniz artıp artmayacağı şirketin politikası ile ilgilidir.(3)
Kaynakça:
http://www.nedir.com/b%C3%B6te (1)
http://www.ogretimteknolojileri.net/2010/06/26/bote-nedir-ne-degildir/(2)
http://ceitacademy.blogcu.com/bote-mezunlari-ne-is-yapar/6036520(3)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)