24 Şubat 2017 Cuma

       Arkadaşlar merhaba bu hafta sizlere duyusal bellek hakkında bilgi vereceğim.

 DUYUSAL BELLEK
      Bellek, geçmiş yaşantıların akılda tutabilme gücüdür. İnsanların belleği olmasaydı deneyimlerinden öğrendikleri davranış ve bilgileri saklayamaz, her seferinde yeni baştan öğrenmek zorunda kalırlardı. Bilgiyi saklama günü olan belleğin hiyerarşik bir yapısı vardır. Bu yapıda; duyumsal bellek, kısa süreli belek, çalışma belleği ve uzun süreli bellek sıralaması yer alır. Uyarıcı ortadan kalktığı halde duyum çok kısa süre devam eder.(1)
      Duyusal bellek, göz, kulak gibi duyu organlarımızın yapısal özelliklerinden kaynaklanan kısa süreli bellektir. Işık ve ses gibi uyarıcıların geçici bir süre duyu organı tarafından saklanmasıdır.(2)

       Bilgiyi edinmenin ilk aşaması duyusal kayıttır. Bu aşamada çevredeki uyarıcılar, uyarıcının özelliğine göre, beş duyu organımızdan biri tarafından alınarak sinirleri uyarır. Bu sırada uyarıcının izi yaklaşık 1-3 saniye duyusal belleğe kayıt olur.

Örneğin bir kitabın sayfalarını hızla çevirdiğimiz zaman sayfalarda ki yazılar gözümüzde izler bırakır. Bu süreç duyusal kayıt olarak adlandırılmaktadır. Tüm duyu organlarının organik bir bozukluk olmadığı durumlarda duyusal kayıt yapma yeteneği vardır. Duyu organlarımız sürekli çalıştıkları için duyulara çok sayıda uyarıcı kayıt edilir. Diğer bir anlatımla duyusal kaydın kapasitesi çok geniştir.

Duyularımız bir kameranın kayıt ettiği tüm uyarıcıları, hatta dokunma ve tatma duyuları da işin içine girdiğinde daha fazlasını kaybeder. Ancak çekilen filmler ya da fotoğraflar uzun süre incelene bilmesine karşın, duyusal kayda gelen bilgiler çok kısa zamanda silinir. Bu nedenle duyusal kayıt anlık bellek olarak ta isimlendirilir.


Duyu organlarımıza gelen uyarıcılar, alındığı duygu organına bağlı olarak farklı biçimlerde depolanırlar. Örneğin görme duyusuyla alınan uyarıcı fotoğraf gibi imaj biçiminde, işitme duyusu ile alınan uyarıcı ise ses örüntüleri biçiminde kayıt olur. Bilginin duyusal kayıtta korunma süresi duyu organına göre farklılık gösterir. Örneğin görme duyusu ile alınan bilginin bellekte bellekte kalma süresi bir saniyeden azdır. İşitme duyusuyla alınan bilgiler ise 2-3 saniye kalabilirler. Ayrıca uyarıcının şiddeti de (görüntünün parlaklığı, sesin yüksekliği vb.) uyarıcının duyusal kayıtta kalma süresini uzatır. Ancak hangi duyu olursa olsun süre oldukça kısadır.

Sınıf ortamında da öğrencilerin duyularına gelen çok sayıda uyarıcı vardır. Bunlar öğretmenin ders anlatan sesi, oturduğumuz yerin sertliği, ayağımızın değdiği yerin soğukluğu, yanımızdaki arkadaşlar ve diğer öğrenciler, duvarda ki resimler, pencereden gördüklerimiz vb. dir. Sınıfta otururken bu uyarıcıların büyük bir kısmı duyu organlarımız tarafından alınarak duyusal belleğe kaydedilir. Ancak çoğunun farkında değilizdir. Bunlardan sadece bir kısmı bilinçli hale gelir.


Duyulara kaydolan bilgilerin bilinçli ve anlamlı bir hale dönüşmesi için kısa süreli belleğe geçmesi gerekir. Uyarıcılardan hangilerinin kısa süreli belleğe geçeceğini ise tanıma, dikkat ve algı süreçleri belirler.(3)
Kaynakça:

http://www.islamiforumlar.net/bunlari-biliyormuyuz/25668-duyusal-bellek-nedir.html (1)
https://tr.wikipedia.org/wiki/Duyum_Belleği (2)
http://bilgiyelpazesi.com/egitim_ogretim/konu_anlatimli_dersler/gelisim_ve_ogrenme_ile_ilgili_konu_anlatimlar/duyusal_bellek_nedir_tanimi_anlami_ozellikleri.asp (3)

18 Şubat 2017 Cumartesi

Veri, Enformasyon ve Bilgi

Veri, Enformasyon ve Bilgi kavramlarının neler olduklarına ve aralarındaki farklara değineceğim. Farkları anlamamız için ilk olarak neler olduğunu anlatacağım.
(1)
Veri(Data)
Veri , ilişkide olduğumuz (ilgimiz olan) dünyanın durumlardır. O gün mağazaya kaç kişi geldiği, dışarıda havanın sıcaklığı, boyunuzun uzunluğu, göz renginiz veya son okuduğunuz kitabın sayfa sayısı veri kavramı için verebileceğimiz bazı örneklerdir. Veriler –bir yere kayıtlı olsun ya da olmasın– her zaman ‘orada’dır.
Veri kavramını dünyanın betimlemesi (tasviri) olarak düşünebiliriz. Duyu organlarımız ile verileri algılar ve beynimizle işleriz. İnsanlar bilgiyi oluşturmak için uzunca bir süre için verilerden yararlandılar. Örneğin dışarıdaki ortam sıcaklığını öğrenmek (hissetmek) için dışarı çıkmaları gerekiyordu. Bu süre içinde bilgi, doğrudan deneyimlerle ilintiliydi.
Veriler kendi başlarına ham halde durum bildiricilerdir. Sayısal veya sözel olabilen simgelerdir. Bir bağlamla (içerikle, temayla) ilişkilendirilip işlenmezler ise bir anlam taşımazlar. Anlamlı ve kullanılabilir olmaları için tanımlı bir çerçeve içine alınmaları ve işlenmeleri gerekir.
Bir kuruluş –örneğin bir ekonomik işletme– amaçlarını yerine getirebilmek için elde ettiği verileri işleyerek enformasyona dönüştürmelidir. Veriler tanımlı şartlar ve içerik altında anlamlı enformasyona dönüştürülmeli ve en uygun biçimde  kullanıma sunulmalıdır.Enformasyon(information)
Enformasyon, duyularımızla elde ettiğimiz dünyaya ilişkin durumların ham veri şartlarını aşacak biçimde işlenmesi ile elde edilir. Boy uzunluğu bir veridir. Çocuğumuzun boy uzunluğunu düzenli olarak ölçer, bunu bir tablo haline getirirsek veriyi enformasyona dönüştürmüş oluruz. Burada bağlam olarak kabul edilen boy uzunluğu diğer başka verilerden ayıklanmış, tarih sırasına konmuş ve tablo haline getirilmiştir. Artık bu listeyi bir amaca uygun olarak kullanmak (bilgiye dönüştürmek) mümkündür.
Kısaca; enformasyon, verinin anlamlı bir konu etrafında işlenmiş halidir. Bir başka deyişle; seçilmiş verilerin bir anlam oluşturacak biçimde işlenmiş haline enformasyon adı verilir.
Bir örnek verelim. Piyasaya sunulmuş markalı bir ürün olsun. Bazı tüketiciler bu ürünü satın alacak, kimlerinin ilgisini ise çekmeyecektir. Tüketicilerin malum ürünü sunulan fiyattan almak isteyip istemeyecekleri konusundaki bir araştırma pazardaki tercihler verisini enformasyona dönüştürür. Piyasadaki tüketiciler zaten ürünü alarak veya almayarak bir veri üretiyorlar. Eğer üretilmiş verileri “Bu markalı ürünü şu fiyattan alır mısınız?” sorusu ile derleyen bir araştırma, söz konusu verileri işleyerek enformasyona dönüştürmüş olur.
Bilgi( knowledge)Bilgi, enformasyonu yorumlamak için ihtiyaç duyulan kuralların anlaşılmasıdır. Bir başka tanımla; bilgi, enformasyon parçaları ile bunlardan yararlanarak ne yapılabileceği arasındaki ilişkiyi anlama yeteneğidir. Bu çerçevede –örneğin– doktorlar, mühendisler, yöneticiler, bilim insanları, buluşçular ve yazılımcılar bilgi işçileri sayılırlar. Bilgi işçileri, onların ‘uzman’ sınıfında sayılması için özgün bilgi sahibidirler.Halen bilgiyi depolamak için ‘elimizde’ sadece insan beyni var. Henüz bilgisayarlar ne insan beyni düzeyinde ne de daha uygun bir seçenek değiller. Bilgileri birbirleriyle ilişkilendirebilen beynin yapabildiklerini başarabilen (veriyi enformasyona ve bilgiye dönüştüren, bağımsız kararlar verebilen) bilgisayar teknolojisine ulaşabilmiş değiliz.)(2)
Farkları
Veri birbiri ile ilişkilendirilmiş ham kayıtlardır. Enformasyon  information), işlenmiş veya anlam kazanmış verilerdir. Bilgi (knowledge) ise, değer kazanmış enformasyondur ve enformasyonun amaca yönelik olarak bir araya getirilmesidir.(3)
Birkaç örnekle daha iyi anlaşılır.
Örnek 1:
Bir öğrenci veri tabanındaki ad, soyad, doğum yeri, öğrencilerin her birinin Yönetim Bilgi Sistemleri dersinden aldığı notlar, öğrencilerin bölüme giriş puanları, mezun oldukları lise türleri vb. gerçeklikler veri;
 öğrenci listesi, notlar, harf notları, sınıf ortalamasından oluşan liste enformasyon;
 öğrencilerin mezun olduğu lise ya da üniversiteye giriş puanına göre başarı durumlarının analiz edilerek bir örüntü çıkarılması bilgidir.
Örnek 2: 
Otomobil kullanmakta olan bir şoförü göz önünde bulundurursak, hız değerini veri olarak kabul edebiliriz. Hız limitinin yerleşim yerlerinde 50 km, bölünmüş yollarda 110 km ve otoyolda 120 km olması enformasyon, şoförün otomobili kullandığı yolun durumuna göre hızını artırıp azaltması gerektiğini bilmesi ya da hız limitlerini aştığında ceza yiyeceğinin farkında olması bilgidir.(4)


Kaynakça:
(1)http://www.duyguguncesi.net/veri-enformasyon-bilgi/
(2): http://www.2eylul.com.tr/veri-enformasyon-bilgi-makale,2841.html
(3): https://serdaryegul.com/2011/12/22/mesleki1/
(4): http://kisi.deu.edu.tr//sezgin/Bilgi_Yonetimi_Kavramlari.pdf